Transfer aşamasında ne oluyor ?

Baris

New member
Transfer Aşamasında Ne Oluyor?

Merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlerle hayatın bir dönüm noktasındaki o “transfer aşamasını” anlatan bir hikâye paylaşmak istiyorum. Belki de hepimiz bir şekilde bu aşamadan geçiyoruz, belki de daha önce geçtik. Bazen bir yerden başka bir yere gitmek zorundasınız ve bu yalnızca fiziksel bir yolculuk değil, aynı zamanda içsel bir değişimdir. Hikâyemin kahramanları olan Serkan ve Elif, işte bu aşamayı farklı açılardan gören iki insan. Birinin çözüm arayışı, diğerinin duygusal sorgulaması… Birinin her şeyin stratejik bir adım olduğuna inanırken, diğerinin her adımı kalbiyle atması… Gelin, bu yolculukta onlara eşlik edelim.

Serkan: Stratejinin Peşinden Giden Adam

Serkan, her şeyin bir çözümü olduğu inancıyla büyümüş bir adamdı. Her meseleye bir strateji geliştirmek, her kriz anında bir çıkış yolu aramak onun doğasında vardı. Hatta, bazen ne hissettiğini bile düşünmeden, sadece sorunları çözmeye odaklanırdı. İşte tam bu yüzden, o yaz akşamı, hayatındaki en önemli transfer kararını vermek üzereydi.

Bir iş fırsatı vardı. Yurt dışı, büyük bir şirketin teklif ettiği pozisyon. En başta kulağa çok cazip geldi. Kim istemezdi böyle bir fırsatı? Ama işte burada Serkan’ın düşünce tarzı devreye girdi. Elif, ona bu kadar uzağa gitmenin doğru olup olmadığını, kalbinin ne söylediğini sorarken, Serkan’ın gözleri yalnızca fırsatın büyüklüğüne odaklanmıştı. Bir strateji, bir yol haritası çizdi kafasında: Yeni bir dil öğrenmek, iş dünyasında yükselmek, hatta belki de gelecekte çok daha büyük projelerde yer almak… Her şey düzenliydi, her şey planlanmıştı.

Serkan, transferin sadece fiziksel bir hareket değil, aynı zamanda profesyonel bir kalkış olduğunu düşünüyordu. İçindeki korkuları, kaygıları, terk edeceği arkadaşlarını… Bütün bunları bir kenara bırakıp, sadece başarmayı odak noktası haline getirmişti. Hedeflerindeydi. Fakat bir an durdu, Elif’in bakışlarını hatırladı. O bakışlarda, "Gerçekten doğru mu?" diye sormak isteyen bir soru vardı. Ama Serkan, bu soruyu çözmeye gerek duymuyordu. O, her şeyin bir adım ve stratejiyle çözülebileceğine inanıyordu.

Elif: Empatinin Yolunda Kayıp Bir Kadın

Elif, Serkan’ın aksine her zaman hisleriyle hareket eden bir kadındı. O, dünyayı, insanları ve olayları kalbiyle algılıyordu. Belki de bu yüzden, Serkan’ın soğukkanlı yaklaşımına çoğu zaman anlam verememişti. İkisi arasındaki bu fark, aslında onların hayatlarındaki farklı perspektifleri simgeliyordu. Elif’in dünyasında, her kararın bir insanın duygusal dünyasıyla bağlantısı vardı. Bir yerde kalmak, bir yere gitmek… Hepsi, ruhsal bir yankı uyandırıyordu.

Serkan, bir gün onu yurt dışı teklifinden bahsederken, Elif, içindeki o huzursuzluğu bastıramamıştı. Serkan’ın mutluluğunu istediği için bunu ona söylememişti ama içinde bir şeyler eksikti. Bir yere gitmek, hayatının diğer yarısını bırakmak… Serkan’ın istediği gibi "stratejik bir hamle" mi olmalıydı? Ya da hayatını, gideceği yerin ruhsal yansımalarıyla mı tartmalıydı?

Elif, zaman zaman Serkan’a yaklaşmayı denemişti. "Belki gitmemenin bir yolunu bulabiliriz" demişti. Çünkü içindeki ses ona, gitmek yerine kalmanın, burada birlikte olmanın çok daha değerli olabileceğini fısıldıyordu. Ama Serkan, her şeyin bir fırsat olduğuna inandığı için Elif’in önerilerini her defasında küçümsemişti. "Bunlar duygusal yaklaşım, çözüm odaklı olmak gerek" demişti.

Ama Elif, bir gün, bir anda, Serkan’a şu soruyu sordu: "Peki, sadece hedeflere ulaşmak için yaşıyor olsan, bu seni gerçekten mutlu eder mi?" Serkan, kısa bir süre sessiz kaldı. O soruya net bir cevap veremedi. Kalbinin derinliklerinde, biraz huzursuzluk vardı. Bunu hissetmişti, ama bu duyguyu çözüme kavuşturma yerine, sadece onu erteliyordu. Elif, duyguların doğru yönlendirilmesi gerektiğine inanıyordu, ama Serkan ise her duyguyu bir çözümün parçası olarak görmek istiyordu.

Bir Yolculuk: Farklı Perspektiflerin Çarpıştığı An

Bir hafta sonra, kararını verdi Serkan. Yeni bir başlangıç yapacak, her şeyini geride bırakıp gidecekti. Ama Elif’i de terk etmek zorundaydı. İçindeki duygusal ikilemler, "doğru" bir çözümle sonlanmıştı. Serkan, Elif’le vedalaşırken, bir an için gözlerinde, bu kadar stratejik ve mantıklı bir kararın bile duygusal bedelinin farkına vardı. Elif, ağlamaklı bir şekilde "Gitmeni istemiyorum, ama seni de durduramam" dedi. İçinde kırık bir kalp, ama bir yandan da bir kabul vardı.

Serkan, uçak biletini aldıktan sonra, Elif’in sözlerini düşündü. "Bir şeyler eksik," dedi içinden. Gerçekten sadece stratejiyle mi mutlu oluyordu? Peki, bir insanın ruhunu her şeyin arkasına koymak ne kadar doğruydu? Bu yolculuk, sadece fiziksel değil, ruhsal bir yolculuk olacak mıydı?

Siz Ne Düşünüyorsunuz?

Hikâyeyi bitirdiğimde, içimde kalan tek soru şu: Başka bir yere gitmek, hem fiziksel hem de ruhsal olarak ne kadar doğru olabilir? Serkan’ın stratejiyi ve çözümü ön plana alan yaklaşımı mı daha geçerli, yoksa Elif’in empatik ve duygusal bakış açısı mı? Sizce, "transfer aşaması" gerçekten sadece bir noktadan bir noktaya gitmek midir, yoksa insanın içindeki değişimlerin de bir yansıması mıdır?

Siz bu aşamada nasıl karar veriyorsunuz? Yalnızca strateji mi, yoksa duygusal bir bağ mı? Yorumlarınızı merakla bekliyorum.
 
Üst