Şans haram mıdır ?

Baris

New member
Bir Kupa Kahve ve Bir Soru: Şans Haram mıdır?

Bir akşamüstüydü. Kafenin cam kenarında oturmuş, yağmurun cama vuran sesini dinlerken Eren elindeki kahve kupasına baktı. Masanın diğer ucunda Derya vardı; sakin ama derin bakan gözlerle onu izliyordu. Eren’in cümlesi, sanki havada asılı kalmış bir sorgu gibiydi:

— “Derya, sence şans haram mıdır?”

Kafedeki uğultu arasında bu soru, insanın kalbine değen türdendi. Şans... Kaderin sessiz bir misafiri mi, yoksa insanın kendi gayretinin üstüne eklediği bir umut payı mıydı?

---

Tartışmanın Başlangıcı: Şans mı, Kader mi?

Eren, verilerle konuşmayı seven bir mühendisti. Her şeyin bir sebebi, bir planı, bir matematiği olmalıydı. Derya ise bir psikologdu; olaylara duygusal derinlikten, insanın iç dünyasından yaklaşırdı.

Eren konuştu:

— “Bak Derya, ben şansa inanmakta zorlanıyorum. Eğer bir şey olacaksa, bu olasılıklar ve sebep-sonuç ilişkileri içinde olur. ‘Şans’ deyince insanlar tembelleşiyor. Sanki sorumluluklarını bir soyut güce devrediyorlar. Bu bana göre inançla da çelişiyor.”

Derya gülümsedi.

— “Ama bazen öyle anlar olur ki Eren, bütün planların bozulur, sistem çöker, mantık devre dışı kalır. O anda biri gelir, elini uzatır. Ya da bir şey seni korur, yönlendirir. Buna sen ne diyorsun? Tesadüf mü, yoksa ilahi bir lütuf mu?”

Bu diyalog, masada iki dünya görüşünün kesişimini yansıtıyordu. Erkeklerin genellikle çözüm ve kontrol odaklı bakışı ile kadınların ilişki ve anlam merkezli yaklaşımı burada iç içe geçmişti. Fakat ne Eren ne de Derya klişe bir çizgideydi; ikisi de düşünüyordu, sorguluyordu, birbirini dinliyordu.

---

Tarih Boyunca Şansın İzinde

İnsanlık, şansı binlerce yıldır tanımlamaya çalıştı. Antik Roma’da “Fortuna” adlı tanrıça, kaderin simgesiydi. Doğu kültürlerinde “nasip” ya da “kısmet” kavramları, şansın ilahi boyutunu temsil etti.

İslam düşüncesinde ise mesele daha derin bir yere dayanır. Kur’an’da her şeyin Allah’ın bilgisi ve takdiri dahilinde olduğu vurgulanır:

> “Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir.” (Şûrâ 42:30)

Bu ayet, insanın hem sorumlu hem de sınırlı bir varlık olduğunu hatırlatır. Şans, burada “rastlantı” değil; Allah’ın dilemesinin tecellisidir. Ancak modern dünyada, “şanslı olmak” kavramı genellikle çaba dışı bir ayrıcalık gibi algılanıyor. İşte tartışma tam da bu noktada keskinleşiyor: “Gayret mi, lütuf mu?”

---

Eren’in Verileri: Şansa İnanmanın Tehlikesi

Eren, cebinden telefonunu çıkarıp birkaç araştırma gösterdi:

— “Bak, Psychology Today’in 2023’te yayınladığı bir araştırmaya göre, şansa fazla inanan bireylerin risk yönetimi becerileri zayıf oluyormuş. Çünkü dış faktörlere aşırı güven, bireyin öz yeterlilik algısını düşürüyor.”

Onun için mesele basitti: Şans, insanın gayretini gölgeleyen bir kavramdı. Şansa inanan kişi, çoğu zaman hatalarını kaderle örtüyordu.

— “Eğer bir sınavda başarısız olursam, bu ‘şanssızlık’ değil; yeterince çalışmamamdır. Yani şans, aslında bir mazeret üretme biçimi haline geliyor.”

---

Derya’nın Hikâyesi: Bazen Bir Rastlantı Hayat Kurtarır

Derya, derin bir nefes aldı.

— “Ama Eren, bazen şansın haram mı helal mi olduğundan çok, neye vesile olduğuna bakmalıyız. Bir danışanım vardı. Tesadüfen tanıştığı biri ona iş buldu, sonra hayatı değişti. O kişiyle tanışması için çabalasa bulamazdı belki. O zaman bu rastlantı mı, ilahi bir plan mı? Şans haramsa, Allah’ın dilediği sürprizlere de mi ‘haram’ diyeceğiz?”

Bu söz, masadaki havayı yumuşattı. Derya, şansı bir tembellik değil, bir hikmetin görünmez yüzü olarak görüyordu. Onun yaklaşımı duygusal değil, insaniydi; kaderin karmaşık örgüsüne duyulan saygıydı bu.

---

Toplumsal Açıdan Şans Algısı

Toplumda “şanslı olmak” çoğu zaman sosyal eşitsizliklerin örtüsüdür. Bazı insanlar doğuştan avantajlı başlar; kimisi yoksullukla, kimisi ayrımcılıkla mücadele eder. Sosyolog Max Weber’in analizine göre, modern toplumlarda şans, aslında “kapitalin görünmez eli”dir — bazılarına fırsat, bazılarına sınav olarak gelir.

Bu açıdan bakıldığında, şansa yüklenen anlam, sadece bireysel değil; sistematik bir meseledir. Şanslı olanın “nimet” olarak gördüğü şey, başkası için “adaletsizlik” olabilir. Dolayısıyla “şans haram mıdır?” sorusu, yalnızca teolojik değil; etik bir sorudur da.

---

Birlikte Düşünelim: Haram mı, Hikmet mi?

Eren sonunda başını salladı.

— “Belki de mesele ‘şans’ kelimesinde değil, onunla ne yaptığımızdadır. Eğer insan şansa güvenip sorumluluğunu bırakıyorsa, o zaman evet, haram olur. Ama eğer şans, bir kapı aralıyorsa ve biz o kapıdan adaletle, çabayla geçiyorsak... belki de bu, Allah’ın bir ikramıdır.”

Derya hafifçe gülümsedi.

— “Yani şans değil, niyet belirleyici diyorsun.”

Masadaki sessizlik, yağmurun sesiyle birleşti. Eren’in sorusu artık bir tartışmadan ziyade bir farkındalığa dönüşmüştü.

---

Forumun Sorusu: Sizce Şans Nerede Biter, Kader Nerede Başlar?

Peki siz ne düşünüyorsunuz?

Şans, insanın kaderine dokunan bir nimet midir, yoksa sorumluluk duygusunu zayıflatan bir yanılgı mı?

Birinin beklenmedik başarısı, gerçekten şans mı yoksa hazırlığın fırsatla buluştuğu an mı?

Tarih, inanç, psikoloji ve kişisel deneyimler... Her biri “şans” kelimesini farklı tanımlar. Ama belki de en doğru tanım, insanın kalbinde saklıdır: Şansa değil, niyetine güvenenlerin hikâyelerinde.

Kaynaklar:

- Psychology Today, “The Psychology of Luck,” 2023

- Max Weber, The Protestant Ethic and the Spirit of Capitalism, 1905

- Kur’an-ı Kerim, Şûrâ Suresi 42:30

- Al-Ghazali, İhya-u Ulumiddin, Cilt 4, Bölüm 6
 
Üst