Neden dilek dileriz ?

Mezhar

Global Mod
Global Mod
Neden Dilek Dileriz? Evrenle Pazarlık Etmenin Sosyal ve Komik Yönleri

Bir düşünün: Doğum günü pastasındaki mumları üflerken, kayan bir yıldız görünce, ya da türbede dua ederken hep aynı şeyi yapıyoruz — bir dilek tutuyoruz. Ama neden? Evrenle gizli bir anlaşma mı yapıyoruz, yoksa kendimizi iyi hissetmenin tatlı bir bahanesi mi bu? Belki de insanlık olarak ortak bir “istek butonuna” basıyoruz, kim bilir?

Benim en son dileğim mesela “bu yıl spor salonuna düzenli gitmekti.” Sonuç: spor salonuna gittim ama sadece kayıt formunu imzalamaya! Görünüşe göre dilek dilemek, istemekten çok umut etme sanatı.

Ama gelin bu konuyu biraz daha derin, biraz daha toplumsal ve biraz da gülümseten bir açıdan konuşalım. Çünkü dilek dilemek sadece romantik ya da mistik bir şey değil; aynı zamanda kim olduğumuzun, neye inandığımızın ve dünyayla nasıl ilişki kurduğumuzun aynası.

Dilek: İnsanlığın En Eski “Uygulaması”

Dilek dilemek aslında insanlığın en eski ritüellerinden biri. İlk insanlar bile av öncesi taşlara dokunur, ateşin başında “iyi av” dilerdi. Bugün de aynı şeyi yapıyoruz, sadece artık taş yerine Wi-Fi’ye dua ediyoruz. “Lütfen bu sefer bağlantı kopmasın” derken, içimizdeki ilkel dilekçi hâlâ çok aktif.

Dilek dilemek, kontrol edemediğimiz bir dünyada küçük bir alanı “bizim kuralımıza göre” şekillendirme çabası. İnsan zihni “belirsizliği” sevmez; o yüzden dilek, belirsizliğe karşı bir psikolojik kalkan gibidir. “İstedim, demek ki belki olur” diyerek kendimizi avutuyoruz ama aynı zamanda motive de ediyoruz.

Kısacası dilek dilemek, hem sihirli bir ritüel hem de ruhsal bir enerji takviyesi. Kimi zaman dua gibi ciddi, kimi zaman doğum günü pastası gibi eğlenceli. Ama her zaman insanca.

Erkeklerin Stratejik Dilekleri: “Plan + Dilek = Başarı” Formülü

Forumlarda dikkat çeken bir şey var: erkekler dilek dilemeye bile stratejik yaklaşıyor. Onlar için dilek, çoğu zaman “hedef belirleme” aracı. “Yeni iş, yeni araba, yatırım tutarsa bu yıl iyi geçer” gibi dilekler, duygudan çok plan içeriyor.

Bir erkek kullanıcı geçen gün şöyle yazmıştı:

> “Ben dilek dilemem, hedef koyarım. Aradaki fark: birinde bekler, diğerinde çalışırsın.”

Ama sonra eklemiş:

> “Yine de yıldız kayınca içimden geçiriyorum, belli olmaz!”

Bu cümle aslında erkeklerin içsel çelişkisini çok iyi anlatıyor. Mantıkla büyüyen erkek zihinleri, dileği “bilim dışı” bulsa da, içlerindeki çocuk hâlâ bir şeyler dilemek istiyor. Çünkü stratejiyle her şeyi planlayabilirsin ama biraz şans olmadan hiçbir plan tutmaz.

Erkekler için dilek, hayat planının yanına eklenen “B Planı: Evren Yardım Et” notu gibidir.

Kadınların Empatik Dilekleri: “Ben ve Biz” Arasındaki Köprü

Kadınlar için dilek dilemek genellikle daha ilişkisel ve empatik bir süreçtir. Kadınlar kendileri kadar sevdikleri için de dilek diler. “Annem iyileşsin, arkadaşım mutlu olsun, dünya biraz daha huzurlu bir yer olsun.”

Bu yaklaşım, kadınların toplumsal olarak empatiyle büyütülmesinin bir yansıması. Onlar dileği bir “istek”ten çok, bir “niyet” olarak görür. Bu yüzden kadınların dilekleri genellikle daha toplumsal, daha duygusal ve daha geniştir.

Bir kadın forum üyesi şöyle yazmıştı:

> “Kayan yıldız görünce sadece kendim için değil, herkesin huzuru için dilek dilerim. Çünkü mutlu olduğumda başkalarını da mutlu etmek istiyorum.”

Bu yaklaşım, dilek dilemenin bireysel değil, kolektif bir anlam taşıdığını gösterir. Kadınların dilekleri, toplumun nabzını tutar.

Dilek ve Sosyal Sınıf: Kimler Dilek Diler, Kimler Dilek Dilemeyi Unutur?

İlginçtir, dilek dilemek bile sınıfsal bir boyut taşır. Zor şartlarda yaşayan biri için dilek, lüks değil, hayatta kalma umududur. “Borçlarımı ödeyebileyim” diyen biriyle “İtalya’ya tatile gideyim” diyen birinin dileği aynı değildir. Ama her ikisinde de ortak bir yön vardır: daha iyi bir yarın umudu.

Bazen forumda biri şöyle yazar:

> “Benim dileğim, artık dilek dilemeye gerek kalmayacak bir dünya.”

Bu cümlede hem hüzün hem bilgelik var. Dilek dilemek, bir yandan bizi yaşama bağlarken, bir yandan da mevcut sistemin adaletsizliklerine sessiz bir başkaldırı gibidir. “Belki bu sefer olur” demek, aslında “henüz vazgeçmedim” demektir.

Bilim mi, Büyü mü? Dileğin Psikolojik Etkisi

Bilim insanları dilek dilemenin beynimizde “dopamin etkisi” yarattığını söylüyor. Yani dilek dilemek aslında kendimize küçük bir mutluluk dozu enjekte etmek gibi. Bu yüzden dilek tutarken yüzümüzde istemsiz bir gülümseme olur.

Ama aynı zamanda dilek, bilinçaltının da bir yansımasıdır. Ne dilediğimize bakarak, aslında neye ihtiyaç duyduğumuzu anlayabiliriz. Dilekler, bastırılmış arzularımızın kibarca dışa vurulmuş hâlidir. “İyi bir iş” demek bazen “takdir görmek”, “aşk” demek bazen “anlaşılmak” anlamına gelir.

Yani dilek dilemek, evrene değil, kendimize seslenmektir.

Forumun Sorusu: Dilek mi Dileriz, Yoksa Umudu mu Yenileriz?

Şimdi soralım:

– Dilek dilemek gerçekten işe yarıyor mu, yoksa sadece içimizi mi rahatlatıyor?

– Erkeklerin planlı dilekleriyle kadınların kalpten gelen dilekleri birleşse dünya nasıl olurdu?

– Dilek dilemek bir teslimiyet mi, yoksa bir direniş biçimi mi?

– Ve en önemlisi: Dileklerimiz değiştikçe biz de mi değişiyoruz?

Belki bu forumda herkes kendi cevabını verir, belki de hepimiz bir ortak dilekte buluşuruz: Daha iyi, daha anlayışlı bir dünya.

Son Söz: Dileklerimiz Bizim Aynamızdır

Dilek dilemek, insan olmanın en sevimli zaafıdır. Bir yandan kaderi kontrol etmek isteriz, diğer yandan sürprizleri severiz. Erkekler stratejiler kurar, kadınlar kalpten niyet eder, ama sonuçta hepimiz aynı gökyüzüne bakarız.

Belki dilekler gerçekleşmez, ama o anda içimizde bir şey değişir. Çünkü dilek dilemek, inanmanın küçük bir provasını yapmaktır.

O hâlde forumun son cümlesi şu olsun:

> “Bir dilek tut… Ama bu kez sadece kendin için değil, seni dinleyen herkes için.”
 
Üst