TÜRKİYE genelinde 26 üniversite ve eğitim araştırma hastanesinde 1248 çocuğun dahil edildiği bir çalışmayla çocuklardaki besin alerjisi haritası belirlendi. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Besin Çalışma Kümesi Lideri Prof. Dr. Ayşen Bingöl, 2 yıl süren araştırma sonuçlarını kıymetlendirdi. Prof. Dr. Ayşen Bingöl, İnek sütü, yumurta ve buğday alerjisi çocuklarımızda en sık görülen besin alerjileri. İnek sütü alerjisi oranı 0-2 yaş kümesinde fazlaca daha yüksek. Çocuk büyüdükçe bu alerjiler düzgünleşme gösteriyor dedi.
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği’nin 2 yıl süren ve Türkiye genelinde 26 merkezde yürüttüğü araştırma ile çocuklarda görülen besin alerjilerinin haritası çıkarıldı. sonuçları Demirören Haber Ajansı’na pahalandıran Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Besin Çalışma Kümesi Lideri ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji, Göğüs Hastalıkları Bilim Kolu’ndan Prof. Dr. Ayşen Bingöl, ‘Bu hususta şu ana kadar yapılmış en kapsamlı araştırma. Birinci defa tüm Türkiye sonuçlarını toplu biçimde görmemizi sağladı. İnek sütü, yumurta ve buğday alerjisi çocuklarımızda en sık görülen besin alerjileri. İnek sütü alerjisi oranı 0-2 yaş kümesinde epeyce daha yüksek. Çocuk büyüdükçe bu alerjiler düzgünleşme gösteriyor. Ancak tabipler ailelere, ‘bu besinlere başlayabilir’ demesine karşın, güzelleşen çocukların yüzde 25’i tekrar bu besinlere başlamıyor. Bu fazlaca büyük haksızlık zira bu besinler günlük öğünlerimizde temel besin öğelerini oluşturuyorö dedi.
26 MERKEZDE ALERJİ TANISI ALMIŞ ÇOCUKLAR 2 YIL BOYUNCA İZLENDİ
Prof. Dr. Bingöl, Türkiye’de besin alerjisinin özelliklerini saptamak maksadıyla epey merkezli bir çalışma yapmayı amaçladıklarını anlatarak ‘Bunun için Türkiye’nin bütün merkezlerini homojen olarak işin içine alacak biçimde 26 farklı merkezde pediatrik alerji uzmanlarının yaptığı bir çalışma planladık. 2 yıla yakın bir süre, 0-18 yaş kümesi 1248 besin alerjisi teşhisli çocuk izlendi. ondan sonrasında bu datalar bir merkezde toplanarak, halk sıhhati uzmanları ve istatistikçiler tarafınca işlenerek sonuçlar ortaya kondu. Buna bakılırsa besin alerjisi en hayli 0-2 yaş kümesinde sık görülüyor. Bu, ülkemizde de bu biçimde, dünyada da bu biçimde aslında. Besin alerjilerini çoklukla hayatın birinci yılında görmeye başlarız. Süt, yumurta ve buğday üzere besin alerjileri yıllar içerisinde azalma gösterirken, kabuklu kuruyemiş ve deniz eserleri alerjileri uzun yıllar devam eder. Yani besin alerjilerinin kıymetli bir kısmı yaş ilerledikçe düzgünleşir dedi.
TÜRKİYE’DE EN SIK İNEK SÜTÜ ALERJİSİ GÖRÜLÜYOR
Ülkemizde besin alerjisi özelliklerinin bölgelere göre hayli da farklılık göstermediğinin belirlendiğini de söyleyen Prof. Dr. Bingöl, ‘En sık inek sütü alerjisini gördük. Bunu sıra ile yumurta, kabuklu kuruyemişler, buğday ve deniz eserleri takip etti. Coğrafya, besin alerjileri üzerinde pek kıymetli ve tesirli bir faktördür. Bu niçinle ülkemizin bütün bölgelerinin özelliklerini saptamaya çalıştık. Aslında Türkiye hayli büyük bir ülke ve her bölge farklı coğrafik özellikler farklı iklimler gösteriyor. Sanki bunun bir tesiri olabilir mi diye inceledik, fakat fazlaca fazla bir değişiklik görmedik. Zira ülkemizde, bölgeler ortası hayli küçük farklar olsa bile beslenme alışkanlıkları ve beslenmeye yaklaşım genel olarak birebir diye konuştu.
ALERJİ GERİLEDİĞİ biçimde AİLELER O BESİNE tekrar BAŞLAMIYOR
Prof. Dr. Bingöl, bu araştırmanın ortaya koyduğu en kıymetli sonuçlardan birinin, ailelerin çocuklardaki besin alerjisi güzelleştiği biçimde bu besinlerden uzak durmaya devam ederek boşu boşuna çocukları bu besinlerden yoksun bırakması olduğunu söylemiş oldu ve kelamlarını şu biçimde sürdürdü ‘Besin alerjisi güzelleştiği biçimde çocuğa hala alerjisi varmış üzere diyet yaptırmak fazlaca büyük haksızlık. Zira diyet gereksiz yere uzatıldığında, çocuk ve aile o besinlerden büsbütün uzaklaşıyor ve bu da fazlaca büyük sorun oluyor. Biz, ‘tamam bu besine başlayabilirsiniz’ dediğimiz biçimde, alerjisi güzelleşen çocukların yüzde 25’i yeniden bu besinlere başlamıyor. halbukiki ki güzelleşebilen bir besin alerjisi var ise çocukta, besin alerji uzmanı da orta ara tolerans denetimi yaparak bunu takip edebilir ve o besinlere tekrar dönülebilir. örneğin süt, yumurta ve buğday alerjilerinde düzgünleşme özelliği epeyce fazla. Sık aralıklarla tolerans denetimleri yapılabilir. Bunlar, günlük ömrümüzde temel besin besinleri. Fakat ağır bir kabuklu kuruyemiş ya da deniz eseri alerjisi geliştiren bir çocukta tolerans denetimi epeyce sık aralıklarla yapılmaz. Bu çocukların daha uzun aralıklarla izlenmesi gerekiyor. İnek sütü, yumurta ve buğday hayli temel besin hususları olduğu için çocuğun bunlara indirekt yoldan maruz kalması da bu besinlere tolerasyonunun süratli gerçekleşmesine niye olabilir. Ancak deniz eserleri, kabuklu kuruyemişler üzere besinlerin tüketimi fazlaca sık olmadığı için çocuğun buna toleransının gelişmesi de uzun müddet alıyor.
SEZARYENLE DOĞAN ERKEK BEBEKLERDE RİSK DAHA YÜKSEK
Araştırmaya göre inek sütü alerjisi oranı 0-2 yaş kümesinde yüzde 70,6. 13-18 yaş kümesinde ise yüzde 25’e düşüyor. Ayrıyeten inek sütü, çocukluk çağında alerjik şok (anafilaksi) tablosuna niye olan besinlerin başında geliyor. İnek sütü alerjisi ve yumurta alerjisi olan çocukların yüzde 80’i 16 yaşına ulaştığında çoklukla bu besinlere karşı tolerans geliştiriyor. Fındık, ceviz, antep fıstığı, kaju, yer fıstığı üzere kabuklu kuruyemiş alerjileri ise yaş büyüdükçe artıyor, düzgünleşme pek gözlenmiyor. Ortadoğu ülkelerinde fazlaca sık görülen susam alerjisi Türkiye’de de tırmanışta. Buna karşılık ülkemizde soya alerjisi pek yaygın görülmüyor. Araştırmanın en çarpıcı neticelerindan biri de sezaryenle doğan bebeklerde besin alerjisi geliştirme riskinin daha yüksek olması. Bilhassa erkek cinsiyette ve annede alerjik hastalık olanlarda besin alerjisi daha sık gözleniyor. Besin alerjileri yalnızca kızarıklık, kaşıntı, döküntü üzere yavaşça belirtilere yol açmıyor, yaklaşık yüzde 18’inde hayati risk oluşturan alerjik şok (anafilaksi) gelişebiliyor.
Demirören Haber Ajansı / Aktüel
Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği’nin 2 yıl süren ve Türkiye genelinde 26 merkezde yürüttüğü araştırma ile çocuklarda görülen besin alerjilerinin haritası çıkarıldı. sonuçları Demirören Haber Ajansı’na pahalandıran Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Besin Çalışma Kümesi Lideri ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji, Göğüs Hastalıkları Bilim Kolu’ndan Prof. Dr. Ayşen Bingöl, ‘Bu hususta şu ana kadar yapılmış en kapsamlı araştırma. Birinci defa tüm Türkiye sonuçlarını toplu biçimde görmemizi sağladı. İnek sütü, yumurta ve buğday alerjisi çocuklarımızda en sık görülen besin alerjileri. İnek sütü alerjisi oranı 0-2 yaş kümesinde epeyce daha yüksek. Çocuk büyüdükçe bu alerjiler düzgünleşme gösteriyor. Ancak tabipler ailelere, ‘bu besinlere başlayabilir’ demesine karşın, güzelleşen çocukların yüzde 25’i tekrar bu besinlere başlamıyor. Bu fazlaca büyük haksızlık zira bu besinler günlük öğünlerimizde temel besin öğelerini oluşturuyorö dedi.
26 MERKEZDE ALERJİ TANISI ALMIŞ ÇOCUKLAR 2 YIL BOYUNCA İZLENDİ
Prof. Dr. Bingöl, Türkiye’de besin alerjisinin özelliklerini saptamak maksadıyla epey merkezli bir çalışma yapmayı amaçladıklarını anlatarak ‘Bunun için Türkiye’nin bütün merkezlerini homojen olarak işin içine alacak biçimde 26 farklı merkezde pediatrik alerji uzmanlarının yaptığı bir çalışma planladık. 2 yıla yakın bir süre, 0-18 yaş kümesi 1248 besin alerjisi teşhisli çocuk izlendi. ondan sonrasında bu datalar bir merkezde toplanarak, halk sıhhati uzmanları ve istatistikçiler tarafınca işlenerek sonuçlar ortaya kondu. Buna bakılırsa besin alerjisi en hayli 0-2 yaş kümesinde sık görülüyor. Bu, ülkemizde de bu biçimde, dünyada da bu biçimde aslında. Besin alerjilerini çoklukla hayatın birinci yılında görmeye başlarız. Süt, yumurta ve buğday üzere besin alerjileri yıllar içerisinde azalma gösterirken, kabuklu kuruyemiş ve deniz eserleri alerjileri uzun yıllar devam eder. Yani besin alerjilerinin kıymetli bir kısmı yaş ilerledikçe düzgünleşir dedi.
TÜRKİYE’DE EN SIK İNEK SÜTÜ ALERJİSİ GÖRÜLÜYOR
Ülkemizde besin alerjisi özelliklerinin bölgelere göre hayli da farklılık göstermediğinin belirlendiğini de söyleyen Prof. Dr. Bingöl, ‘En sık inek sütü alerjisini gördük. Bunu sıra ile yumurta, kabuklu kuruyemişler, buğday ve deniz eserleri takip etti. Coğrafya, besin alerjileri üzerinde pek kıymetli ve tesirli bir faktördür. Bu niçinle ülkemizin bütün bölgelerinin özelliklerini saptamaya çalıştık. Aslında Türkiye hayli büyük bir ülke ve her bölge farklı coğrafik özellikler farklı iklimler gösteriyor. Sanki bunun bir tesiri olabilir mi diye inceledik, fakat fazlaca fazla bir değişiklik görmedik. Zira ülkemizde, bölgeler ortası hayli küçük farklar olsa bile beslenme alışkanlıkları ve beslenmeye yaklaşım genel olarak birebir diye konuştu.
ALERJİ GERİLEDİĞİ biçimde AİLELER O BESİNE tekrar BAŞLAMIYOR
Prof. Dr. Bingöl, bu araştırmanın ortaya koyduğu en kıymetli sonuçlardan birinin, ailelerin çocuklardaki besin alerjisi güzelleştiği biçimde bu besinlerden uzak durmaya devam ederek boşu boşuna çocukları bu besinlerden yoksun bırakması olduğunu söylemiş oldu ve kelamlarını şu biçimde sürdürdü ‘Besin alerjisi güzelleştiği biçimde çocuğa hala alerjisi varmış üzere diyet yaptırmak fazlaca büyük haksızlık. Zira diyet gereksiz yere uzatıldığında, çocuk ve aile o besinlerden büsbütün uzaklaşıyor ve bu da fazlaca büyük sorun oluyor. Biz, ‘tamam bu besine başlayabilirsiniz’ dediğimiz biçimde, alerjisi güzelleşen çocukların yüzde 25’i yeniden bu besinlere başlamıyor. halbukiki ki güzelleşebilen bir besin alerjisi var ise çocukta, besin alerji uzmanı da orta ara tolerans denetimi yaparak bunu takip edebilir ve o besinlere tekrar dönülebilir. örneğin süt, yumurta ve buğday alerjilerinde düzgünleşme özelliği epeyce fazla. Sık aralıklarla tolerans denetimleri yapılabilir. Bunlar, günlük ömrümüzde temel besin besinleri. Fakat ağır bir kabuklu kuruyemiş ya da deniz eseri alerjisi geliştiren bir çocukta tolerans denetimi epeyce sık aralıklarla yapılmaz. Bu çocukların daha uzun aralıklarla izlenmesi gerekiyor. İnek sütü, yumurta ve buğday hayli temel besin hususları olduğu için çocuğun bunlara indirekt yoldan maruz kalması da bu besinlere tolerasyonunun süratli gerçekleşmesine niye olabilir. Ancak deniz eserleri, kabuklu kuruyemişler üzere besinlerin tüketimi fazlaca sık olmadığı için çocuğun buna toleransının gelişmesi de uzun müddet alıyor.
SEZARYENLE DOĞAN ERKEK BEBEKLERDE RİSK DAHA YÜKSEK
Araştırmaya göre inek sütü alerjisi oranı 0-2 yaş kümesinde yüzde 70,6. 13-18 yaş kümesinde ise yüzde 25’e düşüyor. Ayrıyeten inek sütü, çocukluk çağında alerjik şok (anafilaksi) tablosuna niye olan besinlerin başında geliyor. İnek sütü alerjisi ve yumurta alerjisi olan çocukların yüzde 80’i 16 yaşına ulaştığında çoklukla bu besinlere karşı tolerans geliştiriyor. Fındık, ceviz, antep fıstığı, kaju, yer fıstığı üzere kabuklu kuruyemiş alerjileri ise yaş büyüdükçe artıyor, düzgünleşme pek gözlenmiyor. Ortadoğu ülkelerinde fazlaca sık görülen susam alerjisi Türkiye’de de tırmanışta. Buna karşılık ülkemizde soya alerjisi pek yaygın görülmüyor. Araştırmanın en çarpıcı neticelerindan biri de sezaryenle doğan bebeklerde besin alerjisi geliştirme riskinin daha yüksek olması. Bilhassa erkek cinsiyette ve annede alerjik hastalık olanlarda besin alerjisi daha sık gözleniyor. Besin alerjileri yalnızca kızarıklık, kaşıntı, döküntü üzere yavaşça belirtilere yol açmıyor, yaklaşık yüzde 18’inde hayati risk oluşturan alerjik şok (anafilaksi) gelişebiliyor.
Demirören Haber Ajansı / Aktüel