Güdü ve dürtü aynı mı ?

Sanemnur

Global Mod
Global Mod
Güdü ve Dürtü: İki Kardeş Ama Farklı Karakterler

Giriş: Güdü ve Dürtü, Kim Bu İki Gizemli Figür?

Bazen hayat bizi bir seçimle karşı karşıya bırakır: Doğru olanı yapmalı mıyız yoksa biraz eğlenceli, belki de biraz daha “dürtülenmiş” bir yol mu izlemeliyiz? Dürtü mü? Güdü mü? İkisi de kulağa biraz benziyor, değil mi? Aslında, bu ikili birbirine o kadar yakın ki, bazen insan onları birbirinden ayıramaz. Ama inanın bana, aralarında ince bir fark var ve bu fark, yaşamı daha eğlenceli hâle getiren şeylerden biri. Eğer “güdü” ve “dürtü” ikiz kardeşler gibi birbirine benzese de, her birinin kendine has bir karakteri var. Hazır mısınız? O zaman başlayalım!

Güdü: Bilinçli Bir Plan, Bir Hedef Belirleme

Güdü, bildiğiniz üzere biraz daha düşünceli bir karakterdir. Sanki sabah kahvaltısında bir gün önce yazdığı hedef listesini okuyan ve öğlen hangi restoranın daha sağlıklı olduğunu düşünerek adım atan kişi gibi. Yani, güdü düşünce ve isteklerin birleşiminden doğar. Bilimsel bir açıdan bakacak olursak, güdü, temel ihtiyaçları karşılamaya yönelik bir içsel itici güçtür. Güdüler, biyolojik, psikolojik veya sosyo-kültürel faktörlerden doğan bilinçli bir karar sürecini içerir.

Mesela, diyelim ki sabah kahvaltı yapma kararınız tamamen güdüye dayalı. Çünkü daha önceki gün bir hedef belirlediniz: “Bugün sağlıklı bir kahvaltı yapacağım!” Bu hedefin, zihninizde şekillenen bir düşünce ve amaca dayalı olarak belirlenmiş olması, güdüye güzel bir örnektir. Güdü, “Hedefim şu! Gidip bunu yapacağım!” dedikçe kendini gösterir. Bu, insanın kendi seçimini yaptığı bir süreçtir.

Dürtü: Hadi, Hemen Şimdi, Bu An!

Diğer tarafta, dürtü biraz daha spontane, biraz daha “heyecanlı ve sabırsız”dır. O anda canınız ne istiyorsa onu yapma isteği. Sanki beyniniz size “Ne olursa olsun, bu anı kaçırma!” diyormuş gibi. Psikolojide dürtü, genellikle anlık ve çoğu zaman içgüdüsel bir ihtiyaç veya istektir. Dürtüler, genellikle bir içsel baskı ve hemen tatmin edilmesi gereken arzularla ilgili olur. Şu anda yapmanız gereken tek şey, bir dürtüyle harekete geçmek. Hani, kahvaltı yapmayı düşünmediniz, ama o kadar acıkmışsınız ki, bir dilim pizza hemen önünüze geliyor.

Dürtüler, hemen tatmin edilmesi gereken ihtiyaçlar gibi düşünülür. Örneğin, yolda giderken bir reklam panosunda gördüğünüz dondurmayı almak, ya da bir sabah erken saatte yatağınızda "bir dakika daha yatayım" dediğinizde bir dürtüye dayalı harekettir. Dürtü, anlık bir tatmin duygusu yaratır, çok düşünülmeden hareket edilir.

Erkeklerin Çözüm Odaklı ve Stratejik Bakış Açısı: “Hedefi Belirleyelim”

Erkekler genelde güdü üzerinden hareket ederler, değil mi? Tabii ki burada herkes için genelleme yapamayız ama genellikle çözüm odaklı ve stratejik bir bakış açısına sahip olurlar. Güdü, erkeklerin dünyasında genellikle bir hedef koyma ve bu hedefe ulaşmak için sistemli bir şekilde ilerleme şekli olarak görülür. Mesela, bir erkek diyebilir ki, “Bugün iş yerindeki problemleri çözmeliyim. O yüzden önce toplantı yapacağım, sonra e-posta göndereceğim.” Kendi içinde bir düzen kurar ve adım adım bu hedeflere ulaşmak için çeşitli stratejiler geliştirir.

Erkeklerin hedef belirleyerek, güdülerini tatmin etme yolu da çoğu zaman mantıklı ve ölçülebilir bir strateji izler. Güdü, bir zamanlar "beklentiler" üzerinden kurulur ve stratejik olarak yapılacak adımlar hesaplanır. Örneğin, "Bu ay bitmeden şu iş projelerinin tamamlanması gerekiyor" şeklinde bir hedef koymak, doğrudan bir güdüyle ilişkili olur.

Kadınların Empatik ve İlişki Odaklı Yaklaşımı: “Bu Anı Paylaşalım”

Kadınlar ise genellikle daha empatik ve ilişki odaklı bir yaklaşım sergileyebilir. Güdü ve dürtü arasında kadınların daha çok toplumsal bağlar ve ilişkilere dayalı kararlar alması söz konusu olabilir. Hedef belirleme yerine, anın tadını çıkarmak ve etrafındaki insanlarla paylaşımlar yapmak öne çıkabilir. Ama tabii ki bu, sadece bir bakış açısı. Bu tarz yaklaşımlar, kişinin kültürüne ve yaşam tarzına da bağlıdır.

Örneğin, bir kadın arkadaşlarıyla dışarı çıktığında, bir anlık dürtüyle “Hadi kahve içelim” diyebilir. Bu dürtü anı o kadar keyifli hale getirir ki, asıl hedef kahve içmekten çok, arkadaşlık ilişkisini güçlendirmek, sohbetin tadını çıkarmaktır. Burada, kadınların kararlarını çoğu zaman içsel bir dürtüyle ve duygusal bağlarla şekillendirdiğini görebiliriz.

Güdü ve Dürtü Arasındaki İnce Farklar: İnsan Olmanın Zenginliği

Peki, güdü ve dürtü arasındaki fark tam olarak nedir? Şöyle özetleyebiliriz: Güdü, uzun vadeli hedefler koyarak ve mantıklı bir planla şekillendirilen bir motivasyondur. Dürtü ise anlık bir istek, çoğunlukla spontane bir ihtiyaçtır. Birini beklerken gelen "bir şeyler atıştırmalıyım" dürtüsü ile sabah kalkıp "Bugün spor yapmalıyım" diyerek plan yapma arasındaki fark gibi.

Bir de şöyle bir soru var: Gerçekten de herkesin güdü ve dürtü arasındaki seçimde aynı stratejiyi ve empatiyi benimsediğini düşünüyor muyuz? Yoksa her birey ve her toplum bu iki gücü farklı şekillerde mi deneyimliyor?

Sonuç: Güdü ve Dürtü Birbirini Tamamlayan İki Güçtür

Güdü ve dürtü, bireyin yaşamındaki iki farklı motivasyon kaynağı olsa da, aslında birbirini tamamlayan güçlerdir. Güdüyle, hedeflerinize yönelik stratejik bir yol alırken, dürtülerle de o anın keyfini çıkarabilirsiniz. Peki, sizce güdü mü yoksa dürtü mü daha fazla etkiliyor hayatınızı? Bunu düşündükçe insan kendine bile şaşırabiliyor!

Siz hangi durumda daha fazla güdü mü yoksa dürtü mü takip ediyorsunuz? Hadi, paylaşın, bu konuda ne düşündüğünüzü merak ediyorum!
 
Üst